"HAYVANLARI KURBAN ETMEYE KARŞI İSLAMCI BİR PERSPEKTİF"


Veganların hayvanların köleleştirilmesi ve katledilmesine karşı verdiği mücadele, hiçbir mücadele ile kıyaslanamayacak kadar tutarlıdır. Burada sözü edilen yalnızca solun devrimci söylemleri değil, aynı zamanda sağın kemikleşmiş ideolojisidir de. Kavramsal olarak bakıldığında, idealize edilen tüm yaşam pratikleri bir noktada çıkmaza girer. Bir öğün, bir giysi veya bir eğlencenin altında yatan hayvan köleliğinin sürekli perçinlendiği kolaylıkla görülebilir.

Her ne ideoloji olursa olsun birleştiği ortak nokta, hayvan özgürlüğü hareketinin karşısında alaycı bir tavırla hareketi değersizleştirmek olarak kendini gösterir.

Kurban bayramı için senelerdir üretilen ve bu toprakların taşıyabileceği en etkileyici sloganlardan biri "Bayrama Evet Kurbana Hayır" olmuştur. İslamın yaygınlığının inkar edilemez olduğu bu coğrafya için bayram birleştiricidir. Peki ya kurban ile öldürmeye (yok etmeye) varan bir ritüel nasıl bayram kavramı ile bir arada olabilir?

Görsel kaynağı: rte.ie


"Barbarik Öteki" ve Batının Buluşma Noktası

Müslüman aktivist Shahid ‘Al Muttaqi, İslamcı bir perspektiften hayvan kullanımının hem müslümanlar hem de müslüman olmayanlar için ortak bir paydaya nasıl dönüştüğünü açıklar:

"İslam dünyasında birçok kişi için bu konu hassastır. Sömürgeciliğin yıllardan beri hala devam etmesi, geleneğin her yönü (meşru ya da algılanmış olsa da) Batı'nın daha fazla fethine karşı bir mücadele noktası haline geliyor. Dünyadaki Müslümanların kendi kaderlerini tayin etme ve temel insan hakları savaşları için değil, bu fiziksel mücadelelere ek olarak inananların kalbi, aklı ve ruhu İslam dininde sürekli bir mücadeledir."

Al Muttaqi bu noktada, İslami inanışın ustalıkla nasıl küçümsendiğinden ve "daha medeni" olmak adına asimile edilmesine dair baskından söze devam ediyor. İslamın, medeniyetin kendisi olarak söz edilen ilerlemelerin çoğuna neden olan kültürel yönünün yok sayıldığı ilkel bir kültür olarak anılmasına değinerek, konuyu hayvan haklarının tartışılmasında Batının, İslam dünyasını "Barbarik öteki" olan konumlandırmasına getiriyor. Müslümanların tüm bunlara karşın etik tartışmalarına dahil olması ve karşılıklı saygı için bazı konuların açıkça konuşulması gerektiğini savunuyor. Al Muttaqi'ye göre bunlardan biri de hayvanların kesilmesi ritüeli.

Al Muttaqi'ye göre bağlam gözden kaçırılarak Kuran'ın kendisinin alegorik anlamlara sahip olduğu göz ardı ediliyor:

"Sadece putperest Araplar, korunma ya da iyilik veya maddi kazanç elde etme umuduyla Tanrılara kurban etmekle kalmadı, o gün Yahudiler, tek gerçek Tanrıyı kanla sakinleştirmeye çalıştılar. Hıristiyan cemaati bile İsa'nın kurban olduğunu, son kuzuyu, yani başka türlü geçerli bir hayvan kurbanı geleneğinde varlığını hissetmiştir (başka birinin kanıyla günahını bağışlama)."

İslam bu öfkeli Tanrı geleneğinden kişisel fedakarlık geleneğine evrilmiş, bir başkasının hayatını Tanrıya sunarak sevap kazanma fikrinden uzaklaşmıştır. Üstelik Kuran-ı Kerim'de kan kefaretine karşı bir açıklama vardır.

Kuran-ı Kerim 37: 102-107
  • Çocuk onunla birlikte koşacak yaşa gelince, İbrahim dedi: "Yavrucuğum, uykuda/düşte görüyorum ki ben seni boğazlıyorum. Bak bakalım sen ne görürsün/sen ne dersin?" "Babacığım, dedi, emrolduğun şeyi yap! Allah dilerse beni sabredenlerden bulacaksın."
  • Böylece ikisi de teslim olup İbrahim onu şakağı üzerine yatırınca,
  • Biz şöyle seslendik: "Ey İbrahim!"
  • "Sen rüyayı gerçekleştirdin. İşte biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz."
  • "Bu, hiç kuşkusuz apaçık imtihanın ta kendisiydi."
  • Ve ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.

Al Muttaqi, bu ayette Tanrının İbrahim'e asla oğlunu kurban etmesini söylemediğine dikkat çeker. Ahlaki açıdansa İncil ve Tevrat'tan çok farklı bir yere işaret etmektedir. İbrahim gördüğü rüyaya inanmış ve onun Tanrıdan geldiğini düşünmüştür. Ancak Kuran bunu hiçbir zaman söylemez:

"Şüphesiz, En bağışlayıcı ve merhametli - bir babadan, onu kabul edebilmek için kendi "öldürmeyin" emrine karşı çıkılmasını ve kendi oğlunu öldürmesini istemez. Çünkü Kur’an’ın bize, Tanrı’nın kötülüğü asla desteklemediğini (bkz. 7: 28 ve 16: 90) ve yalnızca Şeytan’ın kötülük ve ahlaksızlığı savunduğunu öğretir (24: 21). Allah'ın ahlaksız bir eylem yapmamızı istediği fikri, Allah'ın adaletine karşıdır."

Al Muttaqi, bu olayı izleyen her yıl gerçekleşen gelenekte, İbrahim ve İsmail'in büyük fedakarlığını anmak için bir koçtan fedakarlık etmek ile kişisel fedakarlık arasındaki bağa vurgu yapar. Bu vahiylerin alındığı yer ve zaman koşullarının yok sayılması kabul edilemez ve topluluktaki daha fakirlerle paylaşılanların kişisel bir fedakarlık olduğundan söz eder. Şöyle devam eder:

"Yani, İslam'ın törensel katliam karşısındaki tutumu, kan kefareti ya da Tanrı'nın bir başkasının ölümünden yana bir iyilik peşinde koşmaktan ziyade, Tanrı'nın insanın sahip olduğu mal ve mülkün paylaşılması için kişisel fedakarlık ve fedakarlık için Tanrı'ya şükretme eylemidir. Ritüelin kendisi kurban DEĞİLDİR."

Söz edilen tamamen, insanın kendisini diğer canlılar gibi Allah'ın yarattığı mütevazi bir can olarak görmesidir. Al Muttaqi, Yusuf Ali'nin yorumuna dayanarak Kuran'daki kurban ile ilgili ayetlerin bir kısmını da açıklar. Kan kefareti olmadığı vurgusunu yeniden yaparak o dönem ve coğrafyada, o koşullarda hayvanlardan elde edilen her türlü ürün ve güce karşın bir hayvanın kurban için kullanılmasının, kendi çıkarlarından vazgeçerek fakirlere yardım etmenin sembolü olduğunu belirtir. Kurban ile ilgili ayetlerin, Arap toplumunda o dönem ve coğrafyada kendilerine verilen en değerli olandan fedakarlık etmesi anlamına gelir. Ki bu da o dönem için hayatta kalmasının esas olduğu hayvanlardır.




Yafta: Hayvan Yemeyen Dinden Çıkar 
 
"Kuran'da hiçbir yerde hayatta kalmak için ete ihtiyaç duymayan insanların bir şekilde Müslüman olamayacakları anlamına belirtilmez."

Dahası, Kuran'da hiçbir yerde daha muhtaç olan komşularla bir mülkün paylaşılmasının kişisel bir fedakarlık olarak Allah'a şükretmenin bir yolu olmadığı söylenmez.

Al Muttaqi, kurbana farklı anlamlar yükleyerek kan dökmeyi yüceleştiren kişiler için çok etkili bir bilgi daha taşır:

"Hac sırasında kurban için kullanılan hayvanların çoğu helal bir şekilde yüklenmemekte ya da ölmemektedir. Bu günlerde ihtiyaç duyulan hayvan sayısı o kadar yüksektir ki, çoğunluk Yeni Zelanda ve diğer ülkelerden ithal ediliyor. Bu hayvanların yetiştirilmesi Yeni Zeland ekosisteminin çevresel tahribatına neden olur. Dahası, bu hayvanlar, hastalık ve ezilme ile ölümlerine sebep olunan aşırı kalabalık koşullarda taşınır. Bu helal değildir. Bu gerçeği göz ardı edemeyiz. Durumun talihsiz olduğunu kabul etmek yeterli değil. Biz müslümanlar olarak sadece bu durumun yaratılmasına sebep olan eylemlerimizi değiştirmemeli, aynı zamanda Allah'ın masum varlıklarını da korumalıyız. 1400 yıl önce yaşamıyoruz ve bazılarımızın hoşuna gitmese de dünya değişiyor."

"Et yemek (ve bununla ilişkili olarak kurban) yaratılıştan değildir ve Peygamber'in vaaz ettiği bir şey değildir. Mevcut araştırmaların çoğu, insanların vejeteryan / vegan beslenmesinde daha sağlıklı olduklarını gösteriyor (sonuçta et yememize gerek olmadığını kanıtlıyor ve bu nedenle artık modern bir ortamda hayvan kurbanı için bir gerekçe yok)."

"Sünni ya da Şii, Sufi ya da başka türlü tüm gerçek Müslümanlar için, Peygamber'in sadece bahsetmekle kalmayıp uygulamaya koyduğu evrensel adalet ve merhamet standartlarına ayak uydurma zamanı gelmiştir. Hayatta kalmak için artık öldürmeye ihtiyaç duymayanlarımız için, o zaman sadece nefislerimizden (veya daha düşük benliğimizden) başka hiçbir şey tarafından üretilmeyen gözü dönmüş arzuları tatmin etmek için öldürmeyi bırakalım."


Kaynaklar:
AN ISLAMIC PERSPECTIVE AGAINST ANIMAL SACRIFICE
Bleating Hearts: The Hidden World of Animal Suffering
Kuran'ı Kerim Meali



*Metnin tamamı VeganTürkiye'ye aittir. Yararlanılan kaynaklar ve alıntılar bağlantılarla gösterilmektedir.


Yorum Gönder

3 Yorumlar

  1. Merhaba kurban konusunun tarihi derinligi ve barındırdığı felsefeyle ele alınmasını dilerdim. Bu konuya dikkatsiz yaklasim hayvanlara zarar veriyor ve verecek. Et yemem ve diğer hayvansal ürünleri tüketmem ancak kendimi Vegan gibi kelimelerle tanimlamaktan çekinirim. Yarın içini nasıl doldurmaya çalışırlar bilemiyorum. İnsanların evlatlarını kurban ettikleri bir coğrafyada hayvan hakları daha titiz ele alınmalı. https://zulm.org

    YanıtlaSil
  2. Kurban dinimizin bir emri.

    YanıtlaSil
  3. Sadece kurban olarak bakmamak gerek. Birçoğumuz olağan zamanlarımızda et tüketmiyor muyuz ?

    YanıtlaSil